Romatoloji
Romatizma eski Yunan kökenli bir kelime olup, eklemlerde kötü özellikte sıvı birikmesi anlamında kullanılmıştır. Romatizmal hastalıklar MÖ 8000 yıl öncesinden beri bilinmesine karşın, hastalıkların nedenleri, seyirleri ve tedavileri ile ilgili bilgilerimiz 20. yüzyılda Romatoloji Bilim Dalının gelişmesi ile artmıştır.
Kuşkusuz hastayı hekime getiren en önemli yakınmalardan biri ağrıdır. Romatolojik hastalıkların en önemli belirtilerinden birisi de ağrıdır. Ancak unutulmaması gereken bir nokta, ağrının geri planda olduğu, hatta hiç ağrıya yol açmayan romatolojik hastalıkların da olduğudur.
Romatizmal hastalıkların bir kısmında genetik yatkınlık tanımlanmıştır. Genetik yatkınlığı olan bireylerde, bazı çevresel koşullar sonucunda romatizma ortaya çıkabilmektedir. Bu nedenle ailede hastalık öyküsü olması değerli bir bulgudur, ancak diğer bireylerde de kesin olarak romatizma gelişeceğinin göstergesi değildir. Bazı romatizmal hastalıkların tam olarak nasıl geliştiği hala bilinmemektedir.
Romatizmal hastalıkların başlamasında esas nokta özetle, vücudumuzu yabancılardan korumaya programlanmış olan bağışıklık sistemi hücrelerinin, kendi doku ve organlarını yabancı sanarak onları yok etmeye çalışmasıdır. Yani bir iç savaş hali söz konusudur. Yabancı sanılan doku ve organ bölgesinde süregelen olaylar sonucunda, yangı (iltihap) denilen bir durum gelişmektedir ve hastada bulunduğu yere göre değişik yakınmalara yol açmaktadır. Romatizmal hastalıkların çoğunda eklemlerde ağrı, şişlik ve hareketlerde kısıtlılık (artrit) görülmektedir.
Romatizmal hastalıklar sadece eklemlerde sınırlı değildir, eklem bulgusu olmadan da iç organ tutulumlarına yol açmaktadır. Kas güçsüzlüğü, kas ağrısı, sırt ve bel ağrısı, ciltte döküntüler ve tırnak değişiklikleri, deri sertliği, göz yaşı azalması ve ağız kuruluğu, gözlerde kızarıklık ve görmede ani azalma ve kayıp, uzun süreli yüksek ateş, parmaklarda renk solması, solunum sistemi ile ilgili belirtiler (nefes darlığı, kuru öksürük, kanlı balgam vb.), sindirim sistemi ile ilgili belirtiler, böbrek fonksiyonlarında azalma, nörolojik belirtiler (felç, bilinç değişiklikleri vb.), kalp ve dolaşım sistemi ile ilgili belirtilere (damarlarda pıhtı oluşumu, nabız kaybı vb.) yol açmaktadır.
Çok çeşitli yakınmalara ve organ tutulumlarına neden olan romatizmal hastalıkların tedavisi, günümüz koşullarında artık mümkündür. Son yıllarda hız kazanan ilaç araştırmaları ile romatizma tedavisinde yol alınmıştır. Ancak çoğu romatizmal hastalığın tamamen ortadan kalkması söz konusu değildir. Sürekli bir hekim-hasta işbirliği gerektirir. Zaman zaman hastalığın alevlenebileceği bilinmelidir. Tedavi uzun sürelidir hatta ömür boyu sürebilir. Tedavide amaç ; yakınmaların ortadan kaldırılması, olası ortaya çıkabilecek organ tutulumlarının önlenebilmesi ve hastanın yaşam konforunun en üst düzeyde sürdürmesini sağlamaktır.
Romatizmal hastalıkların tedavisinde başta Romatoloji Uzmanı olmak üzere, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı, Ortopedi Uzmanı ve gereğinde diğer uzmanlık dallarının ekip olarak çalışması gerekmektedir.