|
|
|
|
|
Böbrek Yetmezliği
Kronik Böbrek Yetmezliği (KBY) Nedir?
Ben Böbrek. Kardeşim ile beraber vücut için çok önemli görevleri üstleniyoruz. Bunlar vücudun atıklarını atmak ve gerekli olan mineralleri yeniden kazanmak. Tabii ki görevlerim bundan ibaret değil; kan dolaşımında besin maddelerinin gerekli yerlere ulaşmasını sağlayan dolaşım sistemini kontrol ediyorum. Bunun için kandaki sıvı miktarı azaldığında salgıladığım œrenin" isimli madde ile kan basıncının yükselmesine katkıda bulunuyorum.
Eritrositin daha uzun süre çalışabilmesi için eritropoetin" isimli bir hormon salgılıyorum. Bu sayede hem eritrosit hem de insan yaşam süresi uzuyor ve dokulara oksijen taşınması daha sağlıklı oluyor. Özellikle çocuklarda kemik gelişimi ve bağışıklık için önemli olan D vitamini oluşum aşamalarından bir kısmını yine ben yapıyorum. D vitamini, kalsiyum ve fosforun kandaki dengesini korur. Fazlası karaciğerde depo edilir. Tüketilmemesi durumunda raşitizm (kemiklerin yumuşaması, uzun kemiklerin eğrilmesi) hastalığı görülebilir.
Derideki D vitamini ön maddesi dehidrokalsiferol güneş ışığı etkisi ile kolekalsiferole (Vit D3) dönüştükten sonra karaciğere uğrar ve D vitamini biyolojik aktif formuna bende dönüşür.
Ben ve kardeşim ayakta durulduğunda belimizin her iki arka üst bölgesinde kaburgaların bittiği yerde, yanlarda dururuz. Kanlanma ihtiyacını aorttan çıkan renal arterler ile sağlarım. Kirli kan ise renal venler aracılığı ile alt vena kavaya boşalır.
Gelen kan içindeki artık maddeleri temizledikten sonra, en son atılacak sıvıyı kalikler aracılığı ile renal pelvis denen boşluklarda topladıktan sonra idrar olarak üreterlere yollarım. İdrar atılmadan önce birikmek üzere buradan idrar kesesine dökülür. Dışarı atılabilmesi için belli bir hacme ulaşması gerekmektedir. 200 ml.'yi geçtikten sonra idrar yapma isteği oluşturarak idrarın dışarı bilinçli olarak atılması sağlanır.
Bana temizlenmek için renal arter ile gelen kan getirici arteriyol (afferent arteriol) ile glomerül denen yumağa ulaşır. Süzülen kısım dışında kalanlar götürücü arteriyol ile dolaşıma geri döner. Bowman Kapsülü ile beraber mineral ve sıvı değişimlerinin yapıldığı birime âœnefron" denir. Nefron sayısı yaşam boyu aynı kalır. Doğum sonrası nefron sayısı artmaz.
Burada protein gibi büyük moleküller süzülemez. Sıvı ve mineraller (elektrolitler) gibi küçük moleküller kolayca süzülüp Bowman Kapsülü'ne dökülür. Bowman Kapsülü'ne süzülen kısım nefronun inen ve çıkan kolu boyunca ilerler. Burada sodyum, potasyum gibi çeşitli mineraller vücudun ihtiyacına göre ya idrar ile atılır ya da geri emilir. Vücudun ihtiyacını belirleyip nefrona hangi minerali ne kadar geri alıp hangisi atacağı mesajlarını veren bazı hormonlar etki eder. Bunlardan birkaçı beyinde bulunan hipofiz arka lobundan salınan ADH hormonu ve böbrek üstü bezlerinden salgılanan aldesterondur.
Bana renal arter ile gelen kanın miktarını ölçen bazı hassas algılayıcılar taşıyorum. Bu nefronun başlangıcı olan getirici ve götürücü arteriyollerin hemen altında bulunan Juksta Glomerüler Aparatta, makula densa hücrelerinde bulunur. Gelen kan basıncı düşük olarak algılandığında bu hücreler tarafından renin adı verilen bir madde salgılanır. Bu madde RAAS (renin anjiyotensin aldesteron sistemi) denen sistemi aktive ederek tansiyonun yükselmesini sağlar.
Bazı dış ve iç koşullar benim görevlerimi yerine getirmemi zorlar. Mikrobik hasar gördüğümde veya geçirdiğim kazaya bağlı olarak bana süzmem için kan gelmediğinde zor duruma düşerim. Buna akut böbrek yetmezliği deriz. Zamanında uygun tedavi ile müdahale edildiğinde kısa sürede eski halime dönebilirim.
Bazen de işler yolunda gitmez ve gördüğüm hasardan sonra eskisi gibi olamam. Bu gibi durumlara kronik böbrek yetersizliği deriz.
Geri dönüşümsüz olarak kanı süzme görevimi yerine getirememem halinde kronik böbrek yetersizliğinden bahsedebiliriz. İleri dönem kronik böbrek yetmezliğinin en sık nedenleri şeker hastalığı ve hipertansiyondur.
Bu üç evrede gerçekleşir;
Birinci evrede nefronların %75?in altında bir kısmı çalışmaz haldedir. Ancak geri kalan nefronların fonksiyonunun artması ile herhangi bir belirti ortaya çıkmaz.
İkinci evrede yetersizlik belirtileri ortaya çıkar. Glomerüler filtrasyon hızı azalır, kanda azotlu atık maddelerin oranı artar. Böbrek idrarın konsantre ya da dilue olmasını etkin şekilde sağlayamaz.
Son aşamada %90 nefron iş göremez haldedir. Glomerüler filtrasyon normalin %10?una kadar düşer. Azotlu atıkların kandaki konsantrasyonu daha da artar, oligüri oluşur.
Nefronların büyük çoğunluğunun kaybına kadar belirti vermediği için geç farkına varılır. İlk belirtileri gece idrara çıkma, çok su içme ve çok idrara çıkma olabilir. Bununla beraber halsizlik, zihin bulanıklığı, kaşınma, kas krampları, seyirmeler, keyifsizlik gibi sıklıkla viral enfeksiyonlar ile karışan bulgular olabilir. Bu sebeple mutlaka sağlık kurumuna başvurup mümkün olduğunca erken kontrol yapılmalıdır.
Böbrek yetersizliği vücutta hemen hemen tüm sistemleri etkiler. Çok sık görülen, vücutta sıvı toplanması konjestif kalp yetmezliğine neden olabilir. Kemiklerin kırılmaya karşı hassasiyet kazanacak şekilde zayıflaması, kansızlık, midede ülser, hamile kadınlarda düşük ve cildin renginde değişiklikler. Hatta merkezi sinir sistemi de zarar görebilir. Etkilenen şahıs bir konuya konsantre olmakta veya anımsamada ani zorluklarla karşılaşabilir; kol ve bacak kasları ve sinirleri ile ilgili sorunlar yaşayabilir.
Tedavim için öncelikle neden olan hastalığı iyileştirmek gerekli. Eğer piyelonefrit veya sepsis gibi başka bir enfeksiyon var ise uygun antibiyotikler ile tedavi gerekir. Eşlik eden kansızlık, kanda üre ve fosfat yüksekliği gibi durumların kontrol altına alınması gerekir. Eğer neden olan hastalık şeker hastalığı ve/veya hipertansiyon gibi iyileştirilemeyen bir hastalık ise burada kan şekeri ve tansiyon kontrol altında tutulmalıdır.
Son dönem kronik böbrek yetmezliğinin tedavisi diyaliz veya organ naklidir (transplantasyon). Diyaliz, böbreklerin süzme işlevinin bozulduğu durumlarda (böbrek yetmezliği, üremi) kanda biriken maddelerin temizlenmesi işlemine verilen addır. Yani diyaliz sadece böbrek yetmezliğinde değil, bazı zehirlenmelerde kandaki maddeleri temizlemek için de kullanılabilir. Periton diyalizi veya kan yolu ile yapılan hemodiyaliz şeklinde olabilir.
|
|
|
|
|
|